2014 ocak ayından bu yana gazi üniversitesi eğitim bilimleri enstitüsünde doktora yapmaya niyetlendim. Hali hazırda yüksek lisans diploması ve yabancı dil puanı varken güncel bir ales puanına ihtiyacım vardı. Bu nedenle düşünsel olarak bu konuya daha fazla zaman ayırmaya başladım ve müteakiben ales denemeleri çözme sürecine girdim. Mart ayında başvurumu yaptıktan sonra bu süreç biraz daha yoğunluk kazandı. Kızıma bakan Derya Hanım’la sınava son iki hafta kala okuldan sonra saat 5’e kadar kalması konusunda anlaştık. Böylece günde en azından 2-3 saat kadar soru çözebiliyordum. Mayıs ayında sınav yapıldı. Sonuçta sınava girdim ve 77 puan aldım. Bahane aramak istemiyorum ama o günkü salon görevlisi bayan başımda dikilip, ayak sallayarak veya salonda dolaşarak dikkatimi bayağı dağıtmıştı. Benden başka rahatsız olan var mıydı bilemedim.
Haziran’da doktora için ön kayıt yaptırdım. Temmuz’da belgeleri teslim ettim. Benim istediğim eğitim yönetimi ve denetimi alanına başvuru yapan 29 kişi arasında ortalama puanına göre 8. sıraya yerleştim. Mülakattan iki gün önce komisyon başkanı ile görüşmek istedim. Bunun için eşim şube müdüründen izin aldı ve 2 saat kadar yaklaşık 35 derece sıcak altında oruç bir halde dolaştım(Şu an Ramazan ayındayız). Yanımızda 5 yaşındaki oğlum ve 21 aylık kızım da vardı. Başlangıçta açık hava iyi gelse de ilk saatten sonra çocuklarda yorgunluk sinyalleri mızıldanma ve ağlama şeklinde devam etti. Sekreteri her ne kadar Servet hocanın dekanlıkta görevli olduğunu söylese de sorduğum yaklaşık 10-12 kişiden olumlu cevap alamadım. Dönüşte ünv. hocalarından biri dışında kimseyi bulamadım ve kendisiyle konuşurken kucağımda yorgunluk ve uyku sinyalleriyle ağlayan kızım vardı. Bu halimi görünce “Daha çocukların çok küçük, bu halinle nasıl doktora yapacaksın? Biraz büyüt de öyle gel.” dedi. Hoca ayrılırken bir de “mülakata bunları getirme.” demekten kendini alamadı. O an için biraz üzülmüştüm.
24 temmuzda mülakat yapıldı. Mülakatta hatırladıklarımı paylaşıyorum:
Mülakat sorularından hatırladıklarım:
1- Kendini kısaca tanıt (detaya inip magazin yapma)
2- Ne hazırladın bize?
3- Felsefe nedir(Bilgelik arayışıdır)?
4- Tanıdığın ünlü bir eğitim felsefeci söyler misin(Aristoteles:realizm, Platon:idealizm, Marx, Hegel, Kant, Mevlana, Farabi, M. İkbal, Cemil Meriç, Atatürk, İ. Hakkı Baltacıoğlu, Drucker, John Dewey: Pragmatizm; Malche, J.J. Rousseu: Naturalizm; Karl Raimund Popper: Bilimsel Yanlışlanabilirlik, Necmettin Tozlu:Eğitim Felsefesi..)?
5- Felsefi akımlara örnek ver
(realizm ve idealizm yanında eğitim sistemimiz şu akımlardan etkilenmiştir: essensializm:özcülük, temelcilik; progressivizm: ilerlemecilik; perennializm: daimicilik; social reconstructionizm: toplumsal yeniden yapılanmacılık).
6- Ontoloji nedir(varlık bilimi:varoluşçuluk:biriciklik)?
7- Türk eğitim sisteminin felsefi bir dayanağı var mıdır? Varsa hangileridir? Hangi akımlardan etkilenmiştir?:Burada Sergiovanni’nin “yeni okul teorisi”nden söz ettikten sonra bize ait eğitim felsefesinin hangi temel ilkelere dayandırılması gerektiğinden bahsetmek gerekiyor) Şuan eğitim sisteminde uygulanmakta olan bize ait bir eğitim felsefesi bulunmamaktadır. Yeni bir eğitim paradigmasına ihtiyacımız var.
8- Türk eğitim sistemi rasyonel midir?
9- Türk eğitim sistemi uluslar arası evrensel sözleşmelerden etkilenir mi(OECD, NATO;UNICEF gibi uluslararası organizasyonlara üyedir. Bir de AYA: BOLONYA SÜRECİ; ERASMUS ; LEONARDO; MEVLANA gibi öğrenci değişim programları ile ilgili organizasyonlar mevcuttur) ?
10- Bu evrensel sözleşmelerden hangilerine üyedir?
11- Bu sözleşmeler anayasamızı etkiler mi ?
12- Mevzuat nedir?
13- Kullanılan mevzuata örnek ver(ilköğretim kurumları yönetmeliği…gibi)
14- Mevzuat nerden doğar(kanunlardan)
15- Kanunlar neye dayanır?(anayasaya)
Hocaların son önerisi: Mülakata donanımlı girmeniz lazım. Teşekkürler.
Bana sorulanlar bunlardı. Diğer arkadaşlardan hatırladıklarım:
1-Max Weberin yönetim kuramları nelerdir?
2- Tezinde hangi yöntemi kullandın?
3- Pearson korelasyonu nedir ve ne amaçlı kullanılır?
3- Bağımlı ve bağımsız t-testi nedir hangi durumlarda kullanılır?
4- Okuduğun ….. kitabını özetle analiz eder misin?
5- Sinizim nedir
6- ……..nedir
7- ……….nedir? Türk eğitim sistemi ve okul yönetimi kitabında var bu kavramlar.
Mülakata eleneceğini bilerek girmek pek iyi bir duygu olmasa gerek. Nasılsa içime de malum oldu bu olumsuz his. Zaten komisyon heyeti sonucun ne olacağını daha ilk dakikardan itibaren hissetirmeye başladı. Tabi ki mülakata daha donanımlı girme olanağına sahipken sıfır bir hazırlıkla girdiğimi de söyleyemem. Yani içimde “belki de olur” umudu vardı. Mülakattan eve geldim ve telefonumun biten şarzı yüzünden yaşadığım bir takım iletişim sakatlıkları da mevcut üzüntümü biraz daha katladı. Iphone’nun not defterine yazdığım yazıyı paylaşmak herhalde bu konuda hissetiğim sıkıntıyı paylaşarak azaltma isteğinden kaynaklanıyordu:
İçime sıkkınlık hissinin dolduğu anladan birini yaşıyorum. Çok nadir olur aslında böyle anlar. Belki tüm bunları aynı anda hem iyi bir anne, hem iyi bir eş, hem iyi bir öğretmen, hem kültürlü bir insan, hem akademik ilerlemeye çabalayan bir kişi olamadığım için yaşıyorum. İç dünyamda yaşadığım bölünüp parçalanmış çok ayaklı kişilik yapılarımın her birinde aynı kaliteyi yakalama çabası boş bir uğraşıdan öteye gidememiş. Ne iyi bir anne, ne sorumlu bir eş, ne de bilgili bir eğitimci olamamışım meğer. Sürekli magazinel ve gündelik ifadeler kullanmadan öteye gitmiyormuş konuşmalarım. Bugün daha doğrusu dün geceden beri kendimi bilgisayar, dil, kültür, eğitim,… gibi bir çok alanda cahil hissetim. Bu cehaletin sebebi nedir tam olarak bilinmez ancak ben yinede ilk aklıma gelenleri paylaşayım: Evlendikten sonra kendimi öncelikle bir ev hanımı gibi görüp ruhsal, düşünsel ve bedensel enerjimin çoğunu çocuklarıma, evime, işime ve eşime adamış olmam ile onların memnuniyetleri ve düzenlerinin devamı için çabalıyor olmam, bunlardan bir kaçı olabilir mi? Bunun yerine ekstra kadın toplantıları, abartılı komşu diyalogları, günlük diziler, filmler ya da kadın programlarını takip edebilirdim. Bunu yapmak yerine ömrümü adadığım değerler için çalışmam ve onlara öncelik tanımam da diğer nedenler arasında sayılabilir. Okuduğum kaynakların daha çok ifade ettiğim bu değerlere yönelik olması genel akademik eğitimden, daha doğru bir ifadeyle, eğitim bilimleri akademisinden uzak kalmama neden olmuş olabilir. Örneğin 2007 yılında tezimin analizi için spss 10.2 sürümünü kullanmışken, 2014 yılında kabul edilen tezlerin spss 17.2 sürümü yanında LISREL, AMOS, NVIVO,… gibi farklı uygulamalar da kullanılıyordu; ayrıca eğitim sistemininde post modern paradigmaların sıkça tartışıldığını, fenomenolojik yaklaşımların daha sık gündeme geldiğini, araştırma yöntemlerinde bile belirgin farklılaşmalar meydana geldiğini görüyordum…
2011 yılında Türkiye’nin Suriye ile sıfır noktasına yani eşimin atandığı yere gitmeyi tercih ettim. Yani önce ailem dedim. Çok şükür pişman değilim. Belki bu yüzden erteledim eğitime giriş kitapları okumayı bir süre daha. Belki de kimileri için bu bir mazeret olamaz tüm bunlar. Hududun ikinci yılında ikinci çocuğumun dünyaya gelmesi bile bir mazeret sayılmaz belki. 10 yıl önce gördüğüm eğitim kitaplarındaki soruları hatırlayamamak bilgisizlik midir yoksa hafıza noksanlığı mı bilinmez ancak bunları tekrar toparlamak ve kendine bir reset atmak ya da zihninde eğitim bilimleri yoğunluklu bir inovasyona gitmek ortalama 6 ayı geçmez gibi geliyor.
Nitekim 4 Ağustos 2014 tarihinde yapılan ilanda 5 kişilik kontenjana rağmen alım listesinde 4 kişinin ismi geçiyordu. Sıralamada 8’den 7’ye yükselmek, elbette içimdeki ümit ışığını biraz daha parlatmıyor değil. Özel öğrenci olarak Eylül’de….ve Ağustos 2015 ‘te doktora derslerine resmen başladım. İnşallah hayırlı olur.
Kaynakça:
1.http://www.illinoispolicy.org/bringing-equality-of-educational-opportunity-to-illinois/
Bir Cevap Yazın