Bilgi edinmeye çabalamak ve insan kalmak

Yüzyılımızın çalışmayı, yurdunu, insanı, çevreyi ve dünyayı seven insanı, bir yandan kendine özgü tarzıyla içindeki çalışma azmini korumaya ve sürekliliğini sağlamaya çalışırken, diğer yandan küresel farkındalığı arttırmak için çalışma ve farklı kaynaklardan bilgi ve beceriler edinme zorunluluğu hissi ile karşı karşıyadır. Dolayısıyla bu geniş öğrenme atmosferinde yaşadığı hayatı sürekli okuyarak bir yandan öz gelişimine yatırım yapmakta ve diğer yandan mevcut problemlere yeni çözüm yolları geliştirecek olan beyninin, düşünce üretme kapasitesini arttırmaktadır. Üretken olmak adına girilen bu süreçte insanı bekleyen çeşitli engebeler vardır. Dolayısıyla bu süreçte olabildiğince temkinli davranmak gerekir. Örneğin tanımladığı mevcut bir probleme çözüm bulayım derken edindiği bilgi ve becerileri, bu yetilere kendisine kıyasla daha az sahip olan çevresine karşı bir silah gibi kullanarak, çağın hastalığı olduğu ileri sürülen narsisizim tuzağına düşebilir. Kötü olan taraf ise böyle birinin narsisist olduğunu fark edememesidir. Böyle bir durumda başlangıçta iyi niyetle yola çıktığını unutup çözmeyi hedeflediği problemleri daha karmaşık bir problem yumağına dönüştürebilir. Oysa hayat boyu edinilen tüm birikimler ya da edinimler, insanı ve insanlığı yüceltme ve dünyayı daha yaşanılır bir yer haline getirme düşüncesiyle birlikte anlam kazanır…