Daron Acemoğlu ve James A. Robinson tarafından ‘Why Nations Fail’ orijinal ismiyle ilk kez 2012 yılında yayımlanan ‘Ulusların Düşüşü’ adlı kitap genel olarak ulusların ekonomik başarılarının temelinde  yönetimlerinin oluşturduğu politik ve ekonomik kurumların yer aldığını tarihsel nedenleriyle birlikte gözler önüne sermektedir. Aşağıda dip dibe ama birbirinden çok farklı olan iki kasabanın öyküsü verilmiştir:

sites_no

Tarihsel geçmişleri, kültürleri, dilleri, dinleri…aynı olduğu halde bu iki kasabayı bu kadar farklılaştıran nedir? Bu farklılığın kaynağı ne coğrafya, ne iklim ne de etnik kökendir. Sömürgeci dönemde İspanyolların yerli halkın sırtından kazanç sağlaması, aşırı vergilendirme, yüksek fiyatlandırma, düşük emek bedelleri yüzünden yerli halkın fakirleşmesi günümüzdeki yoksulluğun o zamandan kalma mirasıdır. Tarihte meydana gelen kurumsal ayrılığın sonuçları günümüze dek gelmiştir. Hammade sömürüsü için kurumsal bir ağ oluşturan İspanyollar, İnkalara ait tapınakları süsleyen altınları eritip külçe külçe İspanya’ya ham madde akı sağlamıştır. İspanya’nın hazinesini dolduran bu yöntem, Meksika’nın şimdiki geriliğine temel oluşturmuştur.

 Uluslararası Politik Ekonomi Farklılıkları

Acemoğlu ve Robinson’a göre geçersiz sayılan farklılık teorileri ;

1. Coğrafi farklılıklar teorisi (Kuzeydekilerin daha çalışkan, güneydekilerin daha tembel olması ve despotlar tarafından yönetilmesine neden olmaktadır)

2. Kültürel farklılık teorisi (Max Weber Batı Avrupa’nın modern sanayi toplumuna dönüşmesini İngiltere ve Hollanda’nın reform ve Protestan ahlakıyla ilişkilendirse de çoğunluğu Katolik olan Fransa’nın onların hemen ardından sanayileşmesi ve Hristiyanlık ahlakıyla ilgisi olmayan Doğu Asya’nın yakaladığı başarıyı düşünürsek din\kültür – zenginlik ilişkisinin ne kadar zayıf olduğunu anlarız).

3. Cahillik (Tüm yanlış politikaların ekonomik ve siyasal bilgi yetersizliğinden  kaynaklandığı inancı)

Yazarlara göre tüm bu teoriler dünyadaki eşitsizliği açıklamaya yetmez.

Politik Ekonomi Teorisi (PET)

Kapsayıcı ekonomik ve politik kurumlar ile ulusların yüksek refah düzeyleri arasında pozitif yönlü bir korelasyon olduğu söylenebilir. Daron ve Robinson’a göre kapsayıcı politik kurumlar siyasi gücü çoğulcu bir yaklaşımla topluma geniş bir biçimde dağıtır. Buna göre kanun ve düzenin sağlanması, mülkiyet haklarının güvence altına alınması ve kapsayıcı piyasa ekonomisi adına belli oranda siyasi merkezileşme gücüne sahiptir(Daron ve Robinson, 2014).