Eğitim Hak mıdır?

KİTAP DEĞERLENDİRMESİ

“… Geleceğin liderliği, öğrencilerimizi

özellikle  fen, teknoloji, mühendislik

ve matematik alanlarında nasıl eğiteceğimize

bağlıdır (Obama, 2010, akt. STEM Türkiye Raporu, 2015).”

 

Geleceğin liderleri değişimi kucaklamalı, liderliği topluma dönük kullanmalı ve kapsayıcı liderlik özelliği göstermelidir. Çoğu zaman sahip olduğumuz yanlış inançlar ve ayrımcılık davranışı, toplumsal ve bireysel değerlerden kaynaklanır ve bizim hareketlerimizi ve kararlarımızı etkiler; bize neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, neyin iyi, neyin kötü olduğunu gösterir. Toplumsal kabullerimiz ve insana ilişkin varsayımlarımız, çevreyi algılama biçimimizi şekillendirir ve kararlarımızı doğrudan veya dolaylı olarak etkiler. Ancak görünen o ki geçmişin kahraman liderleri gibi günümüzün modern liderleri de sosyo-kültürel ve ekonomik eşitsizlikler ile etnik, dini ve cinsiyet ayrımcılıklarını ortadan kaldırmak için etkin bir rol oynamamıştır.

Pozisyona dayalı liderlik denklemi, kendi doğasında, etrafındakileri küçümseme ve hor görme eğilimi taşır. Bu da daha aşağıdakilerin içten katılım ve çabalarına ket vurur ve onların yaratıcılığını öldürür. Ancak bir organizasyonun başarısı bir liderin tek başına sahip olduğu öz yeterlik ve sorumluluk ile açıklanamaz. Aksine başarı, organizasyonu oluşturan tüm üyelerin kolektif yeterliği ve sorumluluğu yüklenmesi ile ortaya çıkar. Ancak burada genel eğilimin daha çok liderin tek başına çoğu şeyi değiştirmesi ve geliştirmesini bekleme yönünde olduğu söylenebilir. O halde öncelikle çalışanları da karar süreçlerine etkin bir şekilde katarak, bu algıyı değiştirmeye odaklanmak gerekir.

Diğer taraftan bireylerin daima üst yönetimden bekleyiş içinde olmaları, onların kendi yaratıcılıklarını öldürmekte ve öz saygılarına zarar vermektedir. Bu durum etkin değişimlerin sadece üst yönetimle sağlanacağı inancına dayanmaktadır. Tarihte bunun böyle olmayacağına ilişkin yaşanmış örnekler mevcuttur. Örneğin Gandhi kendi taraftarlarıyla giriştiği sivil itaatsizlik (satyagraha) yöntemiyle, kendi döneminde üst yönetimden gelen birçok politikada değişiklikler yapılmasını sağlamıştır. O halde değişimin daima yukarıdan gelmesini beklemenin, bağımlı kişilik yapılarına sahip insanların sayısını artırmaktan başka bir şeye yaramadığı söylenebilir.

 Burada “bağımlılık” hastalığından kurtulmanın olanaklı olduğundan söz edilebilir. Çünkü tüm üyelerin yönetimde etkin olmaları, onların dolaylı liderliği ile mümkün olabilir. Dolaylı liderliği başarılı bir şekilde uygulayan üyeler, “bütün bunları biz yaptık” diyecek ve daha bağımsız özelliklere/ haklara (herkese saygı, seçme, konuşma, toplanma hakkı) sahip oldukça toplumsal olarak daha özgüvenli duracaktır.

Çok alışık olduğumuz bir söylem vardır: “Liderlik doğru şeylere yoğunlaşmaktır, yönetimse işleri doğru yapmaya yoğunlaşmak. Liderlik, bizim çıktığımız merdiveni doğru bir duvara dayandırabilmek, yönetim ise çıktığımız merdiven basamaklarından mümkün olduğu kadar verimli çıkabilmektir”. Aslında böyle ayrımlarla uğraşmaktan öte, geleceğin etkin liderliği için liderin öncelikle düzeltmeyi düşündüğü her şey için acı duyması ve bunun için yeterince motive olması gerekir.

 Geleceğin liderliği anlatılırken, özellikle kurumsal düzeydeki liderlik nitelikleri üzerine çok söz edildiği görülmektedir. Ancak bunların çoğu zaman uygulamadan uzak hayali kurallar yığını gibi görülme eğilimi de vardır. Hâlbuki tüm bu yazılan-çizilenlerin içinde bizler yaşayan bir sistem olarak kendi iş yerimizi görebilmeyi öğrenmeliyiz ve iş yerimizin daha büyük sistemlerin bir parçası olduğunu algılayabilmeliyiz. Konuyu eğitim kurumları bağlamında ele aldığımızda, örneğin bir açık sistem içinde bulunan okul yönetiminin karar süreçlerine tüm paydaşların dahil edilerek daha sinerjik ve daha verimli sonuçların elde edilmesi mümkündür.

 Sonuç olarak söylenebilir ki, çağımızın liderlik sorununun, tüm modern liderlik çabaları içinde görebiliriz. Artık kendini örgütünden soyutlamış kahraman liderlerle etkili bir değişimden söz edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Heterarşik (tek tip, katı hiyerarşik olmayan) sistemler günümüzde kaçınılmaz olduğuna göre mevcut yönetimlerin değişimi de kaçınılmaz görünmektedir. Bu değişim sürecinde suçlanacak kimselerle veya her derde deva sihirli bir ilaç arayışındakilerle ile kaybedecek vaktimiz yoktur. Anlamlı ve etkin değişim, hayal gücü, sabır, diyalog, ciddi ilgi ve milyonlarca insan adına değişim isteği gerektirmektedir. Bu nedenle geleceğin liderliği arayışında değişim organizasyonlarının oluşumu için farklı düzeylerden gelen ve farklı yönetim tekniklerine sahip liderlerle gerekli mücadeleler verilmelidir.

Kaynaklar

Hesselbein, F., Goldsmith, M., & Beckhard, R. (2000). Geleceğin Lideri. (Çev.: Hayrettin Tok). İstanbul: Form Yayıncılık.